Marka hakkının tarihi gelişmesi, diğer
entelektüel mülkiyet türlerinden daha geriye gitmektedir. Arkeologların bulduğu
M.Ö. 5000 yıllarına taş devrine ait topraktan yapılmış eşyaların üzerine
işaretler (markalar) yapıldığı görülmüştür. Bu ilkel markalar, üretenini değil
de, daha çok eşyanın sahibini belirlemekte ve bir tür orijin fonksiyonunu ifade
etmekteydi.
Eski Mısır ve Mezopotamya’da Markanın Tarihi
Eski Mısır’da kral mezarlarından çıkarılan,
M.Ö. 3200 yıllarına ait pişirilmiş çamur topraktan yapılmış gereçlerin üzerinde
bulunan markalar, bu ürünlerin üretim kaynağını belirlemekteydi. Amaç, kusurlu
ürünleri üretip pazarlayanları tespit edip cezalandırmaktı. Bu durumda, o
zamanlarda, ticaret alanına dahil hizmetlerin çoğunluğu köleler eliyle
yapılmakta olduğundan, sonuçta cezalandırılan sahibi çalıştırılan değil de
çoğunlukla talihsiz kölelerden biri olmaktaydı. Yine M.Ö. 3000 yıllarında,
Mezopotamya’da, Sümer kentlerini de, ürünlerin imal edeni ile satımını
yapanlarını gösteren, silindir şeklinde bir tür marka fonksiyonu ifade eden,
mühürler kullanılmaktaydı.
Eski Yunan ve Roma’da Markanın Tarihi
Eski
Yunan’da Girit Knosos’ta, M.Ö. 3500 yıllarına kadar uzanan tersine
biçimlendirilmiş taştan yapılmış mühür şeklinde markalar bulunmuştur. Bu mühür
markalar, çömlekten yapılan eşyaya
uygulanmaktaydı.
Yine Eski Yunan’da, aynı şekilde Korint kendi yakınlarında,
M.Ö. 2000 yıllarında yapılmış yapımcının markasını taşıyan markaların
uygulandığı ev gereçleri toprak altından çıkarılmıştır.
Ancak, Roma uygarlığı, M.Ö. 500 ve M.S. 500
arası döneminde günlük hayatın her safhasında ve her alanında markaları bolca
kullanan bir ekonominin varlığını gösteren belgeleri bize ulaştırmıştır. Latin
literatüründe, peynir, şarap, lamba, ilaç ve cam kaplara uygulanan markalardan
çokça söz edilmektedir. Çoğunluğu çömlekten yapılmış, ev gereçlerinde ve sair
emtiada uygulanmış 6000 farklı türde marka tespit olunmuştur. Bu markalar
genelde, resim, hayvan, arı, arslan ve kalp şekillerinde oluşturulmuş
bulunmaktaydı. Bu markalar günümüz markalarına şaşılacak derecede
benzemekteydi.
Örneğin, gaz lambalarının yapımcısı, Markus Rutilus Lupus, ürünlerinde ticaret
markası olarak, kurt başı dizaynını uygulamakta ve kullanmaktaydı. Yapımcı Markus Rutilus Lupus’un soyadı olan “Lupus” Latin dilinde
kurt anlamına gelmekteydi.
Orta
Çağda Markanın Tarihi
M.Ö. 5. Asırla, Roma İmparatorluğunun çöküş
tarihi olan, 2. asır arasındaki devirde ticaret markalarına ait yeterli
bilgilere rastlanmamaktadır. Ancak, bundan sonra, Avrupa da bir çok türde ürün
ve eşya üzerine, ticaret markalarının yaygın olarak kullanılmış olduğu
görülmektedir. Esnaf ve sanatkar kuruluşlarının kontrolü altında marka bu
kuruluşlarca, alıcı topluma garanti edilen, kalite standardını sağlamak suretiyle
garanti fonksiyonu ve ayrıca üreticisini belirtmekte olduğundan dolayı da
orijin fonksiyonu ifa etmekteydi.
Fransa’da
ve İngiltere’de Markanın Tarihi
Fransa’da da Avrupa kıtasında da marka
hukuku gelişmelerine paralel gelişmeler gözlenmiş, meslek denetiminde, üretici
ve pazarlamacılarla, “tacir markaları” kullanılmıştır. Bu markalar ürünü
üreteni değil de, satıcının güvenilirliğini göstermekteydi. 1824’te mamul eşya
üzerine konan adlar, 1857’de Fabrika ve Ticaret Markaları Kanunları kabul
edilmiştir.
İngiltere de, markalarla ilgili en eski
yasal düzenleme, II. Henry zamanında 1266’da, çıkarılan bir
kanundur. Bu kanun hükümlerine göre her fırıncının ürettiği ekmeklerin
üzerlerinde bir markasının bulundurulması zorunluydu. 1373’de çıkarılan bir
kararname, Londra’da faaliyet gösteren şişe yapımcılarına ürettikleri şişe
ürünleri üzerine ferdi markaların uygulama zorunluluğunu getirmişti.
İngiltere’de görülen en eski tarihli marka
davasında (1452), bir sanatkarın dul eşine bıçakçı olan kocasının sağlığında,
sahip olduğu markayı kullanmasına izin verilmişti. 1619’da görülen en eski
markaya tecavüz davasının konusu, bir konfeksiyoncunun markasının, bir diğer
konfeksiyoncu, tarafından üretilen kalitesiz ürünlerde kullanılması uyuşmazlığı
oluşturmuştur. Ancak 19. asırda marka hakkı diğer haklar gibi, devir temlik
olunabilecek ve korunabilecek bir mülkiyet tür ve hak olarak kabul edilmiştir.
Amerika’da
Markanın Tarihi
Amerika’da
İngiltere’de olduğu gibi, ilk ticaret markaları, sürüleri damgalama ve süt
dağıtımlarını gösterme aracı olarak kullanılmıştır. İlk marka uyuşmazlığı
davası, 1837’de Massachussetts eyaletinde görülmüştür. Daha sonra
Federal seviyede, ilk marka davası da yine aynı eyalette 1870 tarihinde karara
bağlanmıştır. Bu davaların konusunu, bir İngiliz üreticisinin marka hakkında
bir Amerikan vatandaşı tarafında tecavüz edilmesi olayı teşkil edilmiştir.
Ticaret Markalarının düzenlenmesi, 1870, 1905
ve 1920 yıllarında yapılan kanunlara konu olmuş ve nihayet bu gün yürürlükte
olan ve (1988) “Lanham Act” olarak bilinen markalar kanunu çıkarılmıştır.
Bu gün ticaret markası, emteanın (genelde) kaynağını belirleyen bir sembol görevi yapmaktadır.
Bilindiği gibi 19. asrın ortalarından itibaren mal ve hizmetler alanında büyük
üretim (mass production) safhasına geçilerek, büyük ölçüde
mal ve hizmet dağıtımı, pazarlanması (marketing)
gerçekleştirilmiş, işte bu oluşumla birlikte, markanın mal ve hizmetlerinin
üretim ve dağıtımında ne derece büyük önemi olduğu anlaşılmıştır. Artık
tüketici bilmektedir ki, aynı marka altında üretilen veya pazarlanan mal veya
hizmet aynı kaliteye sahiptir. Çünkü mal veya hizmetin kontrolü aynı firmanın
kuruluşun kontrolü altındadır. Amerika’nın Federal Yüksek Mahkemesi yüksek
hakimlerinden (justices) Felix Frankfurter’in dediği
gibi, marka aynı mal veya hizmete tüketicileri çeken "bir tür ticaret
manyetizmi”dir.
Bu ülkede, 1970’de çıkarılan ilk Federal
kanun hükümleri dahilinde tescil olunan marka sayısı sadece 121 iken, bu rakam
1970 yılında 23.447 olmuş ve 1989 yılı sonunda 1.560.000’e ulaşmıştır. Böylece
ticaret markası , Amerikan toplumunda, modern ticaretin (üretim ve alım
satımın) vazgeçilmez esaslı bir unsuru haline gelmiştir.
Uluslar arası Alanda Marka Tarihinin Gelişimi
Endüstriyel Mülkiyet hakkı ile ilgili 1983
Paris Convention’nunda uluslararası bir tescil olanağı bulunmaktaydı. Ancak,
1991’de bu konvansiyona taraf bazı ülkeler Madrid Anlaşması ile bunu sağlama
yoluna gittiler. Bu anlaşma ile, ülkesinde marka tescili yaptırmış bulunan
marka sahibine uluslar arası kayıt ofisinde, markasını tescil ettirmek ve bunun
takibinde diğer üye ülkelerde markasını tescil ettirme olanağı sağlanmıştır.
Trips Anlaşması, taraf ülkelere, Paris Convnetion’un
markalarla ilgili hükümleri uygulama zorunluluğu getirmektedir. Anlaşma aynı
zamanda konvansiyona atıfta bulunmakta ve bunun yanında üye ülkelere, marka
hakkının korunması yolunda ek yükümlülükler de yüklemektedir.
Trips Anlaşması, marka olabilecek işaretler
açısından da geniş tanımlamalarda bulunmakta ve servis markalarını da
kapsayacak şekilde, marka tescilini gerekli kılmaktadır. Bu anlaşma, marka
tescilinde sağladığı olanaklar açısından kendi yorumunu da getirmiştir. Bu
yoruma göre, marka hakkı sahibi, ticari faaliyetleri sırasında, üçüncü
kişilerce izinsiz olarak markasının aynının veya benzerinin kullanılmasına
engel olmak hususunda, inhisari (exclusive) bir hakka
sahiptir. Trips Anlaşması, bundan başka, Paris Conventionun tanınmış (well-known) markalarla
ilgili hükümlerini, hizmet markalarını da kapsayacak tarzda ve ayrıca farklı
mal ve hizmetlerde de, markanın sulandırılmış (diluted) şeklinde
kullanılması da dahil olmak üzere (marka sahibinin bir zararı olduğu
durumlarda) engellemek üzere genişletmiştir.
Markanın
Ülkemizdeki Tarihi Gelişimi
1857
tarihli kanun ülkemizde, 551 sayılı markalar kanunun kabulü tarihine kadar
yürürlükte kalan, Alamet Farika Nizamnamesi’ne kaynak teşkil etmiştir. 1965 yılında
kabul edilen 551 sayılı markalar kanunu da 24.06.1995 tarihli ve 556 sayılı
markaların korunması hakkında kanun hükmünde kararname ile, 51, 52 ve 53.
maddeleri dışında yürürlükten kaldırılmıştır.
Kaynaklar
W.R.
Comish, Intellectual Property, Third edition, s:3, 1996,
Frank H. Foster-Robert L.
Shook, Patents Copyrigiths and Trademarks, s.19, 1993, Printerd in the United
States
Ayşe Nur Berzek, Prof. Dr.,
Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri 2. Baskı, S. 109, 1996
Frank H. Foster-Robert L. Shook,
Patents Copy rigihts and trade marks, printerd in the United States, s.23, 1993
0 yorum:
Yorum Gönder